16 Ocak 2014 Perşembe

Bence 2013'ün en iyi filmleri

Altyazı dergisinin artık gelenek haline gelen, geçen yılın en iyilerini okurlarına sorduğu liste için gönderdiğim liste.

Derginin web sitesinde 2013 yılında yayınlanan tüm filmlerin olduğu bir liste işinizi kolaylaştırmak için bulunuyor; http://www.altyazi.net/altyazi/altyazi-okurlari-2013un-en-iyilerini-seciyor/

Gönderdiğim e-posta'da mecburen bir sıralama yaptım ama normalde sıralama yapmak, "en çok bunu, sonra bunu, sonra bunu" şeklinde bir liste yapmak çok da sevdiğim bir şey değil. O yüzden burada filmleri alfabetik olarak sıralayacağım.

Altyazı'nın vermiş olduğu word dosyasında 2013 yılında gösterime giren tam 325 film var. Bu filmlerden sinema'da veya ev sinemasında izlediğim 50'ye yakın film içinden ilk bakışta "bunları çok sevdim" diye 17-18 tane film işaretledim. Ardından bir okuyucu olarak katkım olsun istediğim için listeyi aşağıdaki 10 filme indirdim.


Ceset (El Cuerpo)

http://www.imdb.com/title/tt1937149/combined

2012 İspanya yapımı olan bu mükemmel polisiye film, yalnızca "türün sevenlerini" değil, tüm sinemaseverleri fazlasıyla mutlu edecek bir yapım. İnternet'te hakkında çoğunlukla "sürprizli finali" hakkında yorumlar yapılsa da hikayesi, kurgusu, atmosferi ve oyunculukları ile bence kusursuz ve eksiksiz bir polisiye film. Finalının başarısı ise bence ters köşe yapmasından değil, filmin ortalarında finale dair oluşan yakın veya tam doğru olan tahminleri bile izlerken sorgulatabilemesinden kaynaklanıyor.


Düğün Dernek

http://www.imdb.com/title/tt3347976/combined

Üsküdar'a Gideriken'den de öncesinde, bir dönem için kısa film ve sinema tutkunlarının çok sevdiği Benim Sinemalarım web sitesindeki işlerini bile takip ettiğim Selçuk Aydemir'in ikinci uzun metrajlı ve ilk filminden -bence- kat be kat daha komik olan filmi. Özellikle çok üst düzey bir zeka ve beceri seviyesinde yapılmadığı sürece çoğunlukla iyi yapılamayan "bütün tersliklerin üst üste gelmesi" fikrinin tavan yaptığı düğün sahnesi hariç filmin geri kalanında hiç durmadan gülen bir salon vardı. Hep güldük, hep güldük.

Hakkında yapılan yorumlardan en çok "Öztürk Serengil'in veliahtı" fikrine katıldığım Ahmet Kural'a gülmemek imkansız.

Bir çok kişinin hem fikir olduğu, Selçuk Aydemir yönetiminde Ahmet - Murat ikilisinin o eski yeşilçam komedilerindeki sıcaklığı ve kaliteyi yakalayabildikleri aşikar.


Hobbit: Smaug'un Çorak Toprakları (The Hobbit: Desolation of Smaug)

http://www.imdb.com/title/tt1170358/combined

Bir Tolkein hikayesini Peter Jackson anlatıyorsa benim gözümde kafadan pozitif ön yargı ile salona giriyorum. Kendimi engelleyemediğim bir durum bu. LOTR sersinin ardından ilk Hobbit filmi ile bir kısım hayranın tepkisini toplasa da ben diğer taraftaki hayranlardanım. İlk filmi de ikinci filmi de çok eğlenceli ve doyurucu buldum. İkinci filmde de doğal olarak tahta varillerle akıntı sahnesi ve Smaug ile uzun uzun tanışmamıza bayıldım. Evet konu Tolkein ve Orta Dünya olunca biraz taraflıyım galiba.


Manyak (Maniac)

http://www.imdb.com/title/tt2103217/combined

"Uyarlama fakat çok iyi film" pek az duyduğumuz bir sözdür. İşte Manyak size bunu söyletecek bir film. Pirhana uyarlamasında bayıldığım Alexandre Aja'nın senaryosunda imzası olduğu, Franck Khalfoun yönettiği istismar-gerilim filminde mükemmel bir atmosfer ve anlatım var. Elijah Wood ise zaten çok seferler "ben sadece Frodo değilim" demişti ama bu rolü ile çok başka karakterleri çok çok iyi canlandırabileceğini de gösterdi.


Muhteşem Gatsby (The Great Gatsby)

http://www.imdb.com/title/tt1343092/combined

Baz Luhrmann'ı seviyorum, Leonardo Di Caprio'yu seviyorum, 50'liler, 60'lar Amerika dokusuna sinemada hayranım, -film müzikal olmasa da- müzikal seviyorum ve bu filmin müzikleri bir çok müzikalden çok daha amaca hizmet eden ve cesur terchiler, sonuç; The Great Gatsby benim sevmememin zor olacağı bir filmdi.

Her karakteri bir şekilde birbirine benzese de her birini çok farklı canlandırabilen Leonardo Di Caprio sanırım en beğendiğim oyuncular listesinde ilk sıralarda yer alıyor. Bu filmde de çok farklı ruh hallerindeki Gatsby'yi izledikten sonra "iyi ki başka bir oyuncu seçilmemiş" demeden edemedim.


Umut Işığım (Silver Linings Playbook)

http://www.imdb.com/title/tt1045658/combined

2012 Oscar yarışında hakettiği övgüyü gördüğünü düşündüğüm ve romantik komedi türünün yüz akı filmlerinden birisi oldu. Karşı konulamaz çekiciliği ve inkar edilemez yeteneği ile Jennifer Lawrence'ın ve yanlızca yakışıklı değil aynı zamanda çok başarılı bir oyuncu olan Bradley Cooper'ın birlikteliği harika. Bir de bu filme dair bence en önemli notlardan birisi, Robert DeNiro'nun uzun süre sonra bir role gerçekten özenmiş gibi hissettirmiş olması.


Sen Aydınlatırsın Geceyi

http://www.imdb.com/title/tt2905772/combined

Peter Jackson'ın çektiği Tolkein hikayelerinde yaşadığım pozitif ön yargıları bir Onur Ünlü filmi izlemeden öncede yaşıyorum ne yazık ki. Ama bu sefer ilk 10 dakikasında, perdede izlediğim şeyin "başkalığı" ile şoka uğramış olmam, değil ön yargı, kafamda perdede izlediğim şey dışında hiç bir şey bırakmadı.

Türk sineması için değil, Dünya sinemasında bir örneğinin bulunmasının zor olduğu bir film yapmış Onur Ünlü.

Tarifi, konusu anlatması bile güç olan bir film. Süper güçleri olan insanların yaşadığı bir Anadolu kasabasında yaşanan normal insanların yaşadığından hiçbir farkı olamayan bir rutin hayat hikayesi Sen Aydınlatırsın Geceyi. Her bir sonraki filmi ile ustalık meziyetlerini daha da geliştirdiğine inandığım Onur Ünlü'nun bu filmi kendi adıma Türk sinemasının en iyi işi olmaya aday.

Yönetmenin kendi seçimi olarak ulusal dağıtıma girmeyen ve festivaller ve çağırıldığı salonları takip ederek izlenebilen film Başka Sinema organizasyonu sayesinde en azından büyük şehirlerde düzenli gösterime girdi.


Yerçekimi (Gravity)

http://www.imdb.com/title/tt1454468/combined

Tek mekanlı film, sinema seven insanları bile bir an durup düşünmeye iten bir yapı. Çünkü iyisi tadından yenmeyen bu yaklaşımda kötü uygulama yaşama sevincini alabilir izleyenin. Ama filmin geçtiği mekan uzay yönetmende Alfonso Cuaron gibi yetenekli ve takip edilesi bir yönetmen olunca durum farklı oluyor.

Kendi adıma "çok iyi oyuncu" olduğunu yıllar önce artık kabul ettiğim Sandra Bullock ile dalga geçiliyor olmasını anlayabiliyorum; çünkü en azından katıldığı organizasyonlarda herkesten önce kendisi kendisini ti'ye alıyor. Yerçekimi'nde Sandra Bullock filmografisine çok iyi bir performans daha ekliyor.

Ama bu filmde esas başrol yönetmenin inanılmaz tekniği ve filmin yapılış şekli. IMAX izleme şansı edinenlerin yorumlarının mükemmel olduğu bir filmi, düz standart bir 3D ile bile izleyince bayılmamak elde değil.

Bu film ile ilgili temel tartışma şu noktada; nitelik mi yoksa nicelik mi? Yani film çok tanıdık olduğumuz "hayatta kalma hikayesi" anlatıyor ve başka örneklere göre çokça büyük laflar da etmiyor ama uygulama o kadar güzel ve başarılı ki bu noktada en azından ben ve benim gibi düşünenler "neyin anlatıldığı değil nasıl anlatıldığı önemlidir" fikri ile filme bayılıyoruz.


Zerre

http://www.imdb.com/title/tt2343582/combined

Bir önceki Altın Portakal festivalinde izleme şansı bulduğum ve bulduğum şans için duacı olduğum bir film. Yönetmeni Erdem Tepegöz'ün "ilk filmini yapan sonra yok olan yönetmenler"den olmaması için dilek dileten bir film Zerre.

Hayata tutunmaya çalışan bir kadının hikayesini kesinlikle aşırılık ve abartıya kaçmadan nasıl oluyorsa öyle anlatan ama aynı zamanda vurucu olmayı da başarabilen bir hikaye Zerre. Türk sinemasının parlak yüzlerinden bir tanesi.


Zincirsiz (Django Unchained)

http://www.imdb.com/title/tt1853728/combined

Tarantino denince pozitif ön yargılar tavan yapıyor. Tahmin ediyorsunuzdur.

Ama sağ olsun Quentin beni ve sevenlerini hiç üzmedi. Zincirsiz'de de üzülmedik. Üzülmediğimiz gibi Christoph Waltz, Jamie Faxx ve Leonardo DiCaprio sağ olsunlar salonda çok mutlu ayrıldık. Süresi kimilerine çok uzun gelen film benim için özellikle salonda su gibi akıp geçti. Hatta ikinci yarıda evdeki çatışma sahnesinden sonra bitmesin bile istedim.

Christoph Waltz'un tüm dünyanın kabul ettiği karizması ve yeteneği tam "harca harca bitmez" baabında bir durum. Ve umarım Tarantino kendisinin peşini kolay kolay bırakmaz.

Filmle ilgili ortaya atılan "ırkçılık taraftarı" ya da "ırkçılık üzerinden para kazanıyor" gibi yorumlar ise bence anca mizah öğesi olabilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder